31 Mart 2007 Cumartesi

tespit//gözlem

Sanki millet yıllar önce kaybettiği ve yıllardır aradığı diziyi buldu. Nedir bu ‘’LOST‘’ rüzgârı? Msndeki iletilerde LOST yazıyor, üst komşum LOST’u izliyor, dükkânlarda LOST dvdleri satılıyor, bütün forum sitelerinde LOST başlıkları, hatta bir cafe bile açılıyor LOST diye. Nedir bu LOST rüzgarı?

Artık herkes izlemeye başladı. Bence bu bir converse vakası gibi bir şey oldu. Sadece alternatif olarak tanımladığımız insanların ayaklarında gördüğümüz ayakkabılar gençliğin %90’ nın ayağında. Alternatif insanların takip ettiği bu tarz amerikan dizi ve LOST trendi başladı. Southpark, Friends, 24 dizileri tam da bu trend seviyesine gelmişti ama son anda kurtuldu. Bu LOST ayağa düşmesinden nefret ediyorum, bu converse’in ayağa düşmesine tepkiliyim, kalite işin trend olmasına, ayağa düşmesine tepkiliyim, kaliteli işin, o kalite işten haberdar olmayan adamın kalite işi trend olmasından sonra takip etmesine ve 40 yıllık takip ediyormuş gibi konuşmasına kızıyorum.

Bir iş nasıl oluyor da bu kadar trend haline geliyor-sadece bu dizi için değil-. Boş gençliğin herkesin yaptığını yapma isteği mi, copy-paste’e olan alışkanlık mı, yaratıcılığını kaybetmiş ve araştırmayı, yeni bir şeyleri keşfetmeyi sevmeyen bizlerin hazır şeylere konma beklentisi mi. Bugüne kadar Burhan Öcal’ı tanımayan, Mor ve Ötesi’ni bilmeyenler, MFÖ’ ye bakmayanlar şimdi en sıkı takipçisi oldu ki bunda bu saydığım insanların popüler kültüre göre davranmaları da var.

Trend olan her şeyden nefret ediyorum, tepkiliyim, kalite işleri seviyorum.



[kirmizi]

29 Mart 2007 Perşembe

tahirle zuhre meselesi (kendimce)

-pardon bayan!
-buyrun.
-Bi dakkanızı alacağım canım!
-evet buyurun.
-şeyi merak ettim; ben size aşığım da, siz de bana aşık mısınız?
-hayır!
-sebep?
-neden aşık olayım ki (sana)?

Çocuk üzüldü, en yakın durakta indi ama aklı otobüste kaldı, aklı beyaz tişörtlü, güzel kokulu bayan da kaldı! Çocuk elmayı sevdi diye elma da çocuğu sevmek zorunda değildi, otobüs gitti, çocuk kaldı.

[kirmizi]

27 Mart 2007 Salı

life is music//music is life

yellow//angel//the blower's daughter//supergirl//I am like a bird//fix you//every time I see//one more cup of coffee//trouble//another perfect day//desperado//a rush of blood to the heard//my immortial//I Just Want You to Know Who I am// Siempre Me Quedará//zombie//the scientist//mad about you//


[kirmizi]

26 Mart 2007 Pazartesi

açılış

heyecan = yeni + başlamak
kurdele kesme merasimi, torba dolusu kelimelerle
yahut torba dolusu deliliklerle.
ütopik duygu ve ya düşüncelerle bağlı torbanın ağzı.
yamalar yapılmış gözlem ve tecrübelerle yaşamın delikleri.

1 = şimdi
yazmak = 1 + heyecan
yazmak = heyecan


[kirmizi]

bensenobizsizonlar

Düşünmek boşaymış. Bu hayatta büyük sözü dinlemek lazımmış. Onların yapma etmelerini değil, hayat budur bu değildir demelerini dikkate almalıymışız. Meğersem ne kadarda saf geliyormuşuz dünyaya ve ne kadar çakal ölüyormuşuz. Hastalık yaşayana kadar hayatı hep sıradan ve monoton görüyormuşuz. Kelimelerin içlerini boşaltıp dolu sandığımız kalplerimizi de gün geçtikte boşaltıyormuşuz. Hava nasıl sıcakta genleşiyorsa aşkında öyle genleşmesi gerekirken, biz kalplerimizi soğutup aşkın donmasını sağlıyormuşuz. Dostluk denilen kavrama önce inandırılıp, sonra bunun olmadığını anlayınca hayal kırıklığına uğruyormuşuz. Hayal kurmaktan çok küçük yaşta, havuza gitmeyi planlarken arabanın bozulmasıyla gidemeyince vazgeçiyormuşuz. En kötüsü de hissedene kadar her şeyi acı sanıyormuşuz…