Az önce gördüm çocuksu öcümü. Titremekteyim, durduramıyorum kendi bedenimi bir türlü.
Meni’lerimi atarkenki gibi bir titreme değildi bu, saf korkunun tanımı. Yabancı gelmiyordu, tanıdık sanki bi yerlerden. Korktukça hatırlamaya başlıyorum daha da titrerken. Bu korku sabah ezanı okunurken çocuklukta hissedilen korkunun ta kendisi idi, itlerin havlaması da içinde olan dakikaların aynısıydı, aynasıydı bu korku o korkunun. İtmeye çalıştıkça onu, sıktıkça kendimi yaşanılan şey idi bu.
Meni’lerimi atarkenki gibi bir titreme değildi bu, saf korkunun tanımı. Yabancı gelmiyordu, tanıdık sanki bi yerlerden. Korktukça hatırlamaya başlıyorum daha da titrerken. Bu korku sabah ezanı okunurken çocuklukta hissedilen korkunun ta kendisi idi, itlerin havlaması da içinde olan dakikaların aynısıydı, aynasıydı bu korku o korkunun. İtmeye çalıştıkça onu, sıktıkça kendimi yaşanılan şey idi bu.
Nasıl baş edilecekti peki?
Sakın üstüne giderek deme. Üstüme üstüme gelirken üstüne gitmek, nehrin akış yönünün tersine yüzmek gibi bi şey olurdu bu. Evet tanımlaması buydu. Sonra şelaleden yere düşersin. Suya çarpma acısını hissettiğinde keşke soğuk bir bıçağın yarattığı sıcak kan ve sıcak bedeni hissetseydim dersin. Evet, eminim diyeceksin.
Ben hiçbir şey yapmayacağım bırakacağım şelaleden kendimi, tadını çıkaracağım boşlukta yüzüme vuran esintinin ve su damlacıklarının. Bir daha anlatamayacağım zaman dilimlerini yaşayacağım. Bu anlatamamak kesinlikle kelimelerin zayıflığından kaynaklanan bir durum, bir olgu olurdu ve su ciğerlerindeki yerini alırdı. Hücresel yapıda aşırı oksijen alarmları çalmaya başlardı. Suyun soğukluğundan tüylerimin diken diken olmasını bile farkına varmazdım çünkü oksijenin, soğuk’un tadını çıkarırdım.
Az önce gördüm çocuksu öcümü. Onu içime aldım, sarıldım, sorular sordum. ‘’Neden beni seçtin’’ olmuştu ilk sorum. Şaşırmıştı o da, hiç böle karşılayan olmamıştı daha önce herhalde. Yüzünden de okunuyordu anlamlaştıramadığı. O konuşmuyordu. Sadece bana bakıyordu. En çok ‘’sen erkek misin kız mısın’’ sorusuna şaşırdı. Bi süre sonra kayboldu, gitti. Biraz hüzünlendim açıkçası.
Az önce gördüm çocuksu öcümü, iyi gelmişti-hemen gitti. Konuşmak iyi geldi.
5 yorum:
konuşmak iyi geldi
ama susman
?
bak yine hatırlatıcı laflar ettin, tehlikeli konulardan açtın. neyse suç bende herşeyden nem kapıyorum, haklısın
ama susman?
sustum
ne dersem nemleniyorsun.
susma
ve
susatma fikirlerine, aklına, ağzının kelime püskürmelerine
ne kadar da güzel olmuş bu !
Yorum Gönder